"icsellestirme" onemli bir kavram... daha once baska bir konusmada, baska bir konuda soylemistim;
"biseyi once tamamen ve mukemmelen ogrenmek, sonra da tum o ogrenileni tek kalemde silip atip, kendi mecranda caglaya gurleye akisa koyvermek..." bana gore...
bunu ileri surus egitimim esnasinda kesfettim ama cinsellik sozkonusu oldugunda da hicbir farki yok...
...
seks, enstruman calmaya benzer. beden bir enstrumandir cunku...
siz "dogustan" ne kadar yetenekli olursaniz olun; muzik hakkinda yeterli donanima (bilgiye) sahip olmadan, asla bir virtüöz olamazsiniz...
cogunlugun teferruatli cinsel tariflerle karsilastiginda yasadigi ikilemi anliyorum; "bunlar cok fazla, cok agir, cok gereksiz teknik bilgiler" deniyor...
"tum bunlara ayni anda dikkat edip, hem de nasil o isi yapicaz" deniyor,
bunlari ogrenip yataga tasiyanlarin, kadin bedeniyle arasindaki iliskinin, "ameliyat yapan bir doktor"a indirgenecegini hissediliyor belki,
"ne zevki kalacak?" deniyor...
ama inanin oyle degil,
beni gunlerce bilgi bombardimanina tuttuktan sonra, ogrendiklerimle ilgili beni kontrol etmek icin yola salan ve "ben seni takip edicem" diyen ileri surus teknikleri hocamın yuzune ezik buzuk bakarken yasadigim hissiyat da aynen boyle biseydi iste :)
"nasil yapicam?" dedim... "ayni anda ogrettigin herseyi nasil koordine edicem, nasil hepsine ayni anda dikkat edip, bi de ustune bu surusten zevk alicam?"
guldu ve soyle dedi;
"ogrendigin herseyi unut... hepsini sil!
sadece sur!"
muthis bir yasam dersiydi bu.. o gune kadarki hayatimin en tempolu, en heyecanli, en zevkli, en muhtesem surusunu gerceklestirdim o gun! :)))
ve sunu sasirarak farkettim; ben aslinda o zamana kadar motosiklet surusunden keyif filan almiyormusum... asil "keyif" nasil biseydir, yasadiktan sonra gordum, muthis bir deneyimdi!
...
bi konu hakkindaki ufkunuz neyse, ozgurlugunuz de oraya kadardir.
ve ufkunuzu genisletmek, dunyayi "anlamsiz ve duygusuz" kilmaz. bilhakis; kanatlarinizin altina doldurabileceginiz gokyuzunu genisletir.
sizi sadece ozgur, daha zevk dolu, daha tatmin dolu kilar...
...
bir enstruman calmak gibi ayni iste... usta caz gitaristlerinin icralarini hepimiz buyuk bir hayranlikla izleriz/dinleriz... gitarilarinin ustune kapanip zevkle, dolu dolu isildayarak calarlar gitarlarini...
onlari dinlemek de izlemek de buyuk keyiftir. onlar da muthis bir tatmin yasarlar calarken. gorursunuz alenen, hissedersiniz..
peki perde arkasini hic dusundunuz mu?
adamlar ellerini gitara attiklarinin 10. saniyesinde baslamiyorlar o sekilde calmaya... arkasinda cok ama cok yogun bir egitim ve calisma sureci var...
gunde 10-15 saat calisirlar. ve bunu neredeyse her gun yaparlar...
ama teknik egitim ve disiplin, yani biseyin ne oldugunu ve "nasil" yapildigini en ince noktasina kadar ogrenmek, o buyuyu bozmuyor iste;
bilhakis; asil "buyu" nedir ancak o zaman kavrayabiliyorsunuz... ufkunuz genisliyor, ozgurluk alaniniz artiyor. kanatlarinizin altina kocaman bir gokyuzu doluyor...
ve ancak o zaman doluyor... "bidiginiz" zaman...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder